KİRA SÖZLEŞMELERİNE İLİŞKİN PRATİK BİLGİLER VE GÜNCEL DÜZENLEMELERE İLİŞKİN NOTLAR



KİRA SÖZLEŞMELERİNE İLİŞKİN PRATİK BİLGİLER VE GÜNCEL DÜZENLEMELERE İLİŞKİN NOTLAR

Kira hukuku pek çok kişinin günlük hayatta sıklıkla karşılaştığı bir alandır. Kira sözleşmeleri en yaygın sözleşme tiplerinden biridir. Çok sık karşılaşılan bir sözleşme türü olduğundan, uygulamada kira sözleşmelerinin kırtasiyelerden temin edilen standart bir formda yapıldığını görüyoruz. Ancak kira sözleşmelerinin standart olarak yapılması, maddelerine özen gösterilmemesi, çoğu zaman sözleşmelere özel hükümler eklenmemesi sonradan kiracı ve kiraya veren arasında uyuşmazlık çıkmasına neden olmaktadır. Kira hukukundan kaynaklanan uyuşmazlıklar uygulamada çok fazla davaya neden olmaktadır ve düşünülenin aksine kira hukuku oldukça geniş ve detaylı bir alandır, çok basit görülen davalar uzun yıllar sürmektedir. Konunun önemi nedeniyle bugünkü yazımda kira sözleşmelerini ele alarak, konuya ilişkin genel bilgilere yer verdim. Faydalı olmasını dilerim.

GİRİŞ

Öncelikle kira hukuku çok şekli bir alandır. Şekil şartlarına dikkatle uyulması gerekmektedir. Kira hukukunda sözleşme ile bağlılık ilkesi temel ilkedir. Bu nedenle taraflar arasında yapılacak sözleşme büyük önem arz etmektedir. İlerde taraflar arasında uyuşmazlık çıkması halinde, uyuşmazlık kira sözleşmesine göre giderilecektir.

Kira hukukunda ayrıca sözleşme serbestisi ilkesi geçerli olduğundan, taraflar sözleşmenin içeriğini serbestçe belirleyebilirler. Ancak bu serbesti de sınırsız değildir, kanunun izin verdiği ölçüde bir serbesti söz konusudur. Örneğin dövizle kiralama CB kararnamesi ile yasaklandığından, Türk Lirası dışında bir para birimi içeren kira sözleşmesi yapılamayacaktır. Hem sözleşme serbestisinden yararlanabilmek hem de kanunun emredici hükümlerine aykırı maddeler içeren sözleşmeler hazırlamamak için, kira sözleşmesi hazırlarken mutlaka bir avukata danışmanız ileride hak kaybı yaşamanızı engelleyecektir.

APARTMAN GİDERLERİNE KATLANMA BORCU

Kiracı kira bedelinin yanı sıra yan giderleri (apartman giderleri) de ödeme borcu altındadır. Yine de bu hususu kira sözleşmelerine yazmakta fayda vardır.

Her ne kadar apartman giderlerinden kiracı sorumlu olsa da Kat Mülkiyeti Kanunu gereği apartman yönetimine karşı apartman giderlerinden kiracı ve kiraya veren müteselsil olarak sorumludur.

KİRAYA VEREN KİRA BEDELİNDE İSTEDİĞİ ORANDA ARTIŞ YAPABİLİR Mİ ?

Hayır. Bu durum da sözleşme serbestisi ilkesinin bir istisnasını oluşturur. Kira bedelinde yapılabilecek artışın üst sınırını tüketici fiyat endeksi (TÜFE) oluşturur. Tüketici fiyat endeksinin 12 aylık ortalaması alınarak, kira artış oranı belirlenir. Bu oranın üzerinde artış oranı kararlaştırılan sözleşmeler geçersizdir.

KİRA BEDELİNİN TESPİTİ

Kira bedeli sözleşmeden anlaşılmıyorsa veya bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık varsa kira bedelinin tespiti mahkemeden istenebilir. Kira tespit davası açmak için bir zamanaşımı süresi söz konusu değildir, dava her zaman açılabilir. Ancak dava tarihi yine de önem arz etmektedir. Zira tespit edilecek kira bedelinin hangi kira dönemi için geçerli olacağı dava tarihine göre belirlenir. Yeni kira döneminin başlangıcından itibaren 30 gün içinde dava açılması veya dava açma hakkının yeni kira dönemi başlamadan önce ihtarname ile saklı tutulması halinde açılan dava mevcut kira dönemi için geçerli olur. Aksi takdirde yani bu süre geçirildikten sonra açılan dava mevcut kira dönemi için değil, gelecek kira dönemi için geçerli olur.

GÖREVLİ MAHKEME

Kiraya ilişkin her türlü uyuşmazlıkta görevli mahkeme sulh hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkeme de taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.

KİRACI SÖZLEŞME SÜRESİNİN BİTMESİNİ BEKLEMEDEN EVDEN ÇIKABİLİR Mİ?

Çıkabilir. Ancak kiracının sözleşmeden kaynaklanan borçları hemen sona ermez. Kiraya veren kiralananı benzer koşullarda yeniden kiraya verene kadar kiracının borçları devam eder. Bu süre makul bir süre olmalıdır. Kiracı kira sözleşmesini devralmaya hazır yeni bir kiracı bulup kiraya verene getirirse, şartları uygun olduğu ve ödeme gücüne sahip olduğu takdirde kiraya veren yeni kiracıyı kabul etmek zorundadır. Bu durumda kiracının borcu sona erer.     

ANAHTAR TESLİMİ

Anahtar teslimi çok önemli bir konudur. Uygulamada sıklıkla kiralananı tahliye eden kiracının, anahtarı komşuya, apartman görevlisine bırakıp kiraya vereni herhangi bir iletişim kanalı ile haberdar ettiğini veya anahtarı bizzat kiraya verene teslim ettiğini ancak herhangi bir tutanak tutulmadığını görüyoruz. Bu konuya çok dikkat edilmesi gerekmektedir. Anahtar teslimi için mutlaka yazılı bir tutanak gerekmektedir. Ya kiraya veren ile kiracı arasında tutulmuş ya da icra dairesi tarafından tutulmuş bir anahtar teslim tutanağı olmalıdır. Aksi takdirde kiracının borcu sona ermiş olmayacak, kiracı kira borcundan sorumlu olmaya devam edecektir.

KİRALANANIN TAHLİYESİ

Tahliye nedenleri kanunda sınırlı olarak sayılmıştır. Kanunda yer alanlar dışında başka bir nedenle tahliye mümkün değildir. Tahliye nedenleri ikiye ayrılır;

1.      KİRAYA VERENDEN KAYNAKLANAN TAHLİYE NEDENLERİ

1) Kiraya verenin ihtiyacı nedeniyle; kiraya verenin kiralananı kendisi veya kanunda düzenlenen yakınlık derecesindeki kişiler için kullandırma zorunluluğu varsa dava yolu ile tahliye istenebilir. Bu ihtiyacın zorunlu ve samimi olması gerekir. Tahliye gerçekleşirse kiraya veren haklı neden olmadıkça 3 yıl süre ile kiralananı eski kiracıdan başkasına kiraya veremez.

2) Yeni malikin gereksinimi nedeniyle; taşınmazı satın alan yeni malik doğrudan kira sözleşmesinin tarafı olur. Kiracı kira sözleşmesinin sonuna kadar haklarını muhafaza eder. Ancak yeni malik birinci maddede sayılan nedenlerle kiralananın tahliyesini dava yolu ile isteyebilir.

3) Kiralananın yeniden inşa ve imarı nedeniyle

     2. KİRACIDAN KAYNAKLANAN TAHLİYE NEDENLERİ

1) Yazılı tahliye taahhüdü; kiracının kiralananı belli bir tarihte boşaltmayı taahhüt etmesidir. Geçerli olması için mutlaka yazılı olması ve kira sözleşmesinden sonraki bir tarihte yapılmış olması gerekir. Uygulamada aksi sıklıkla iddia edildiğinden noterde yapmakta fayda vardır.

2) Kiracının temerrüdü; Kiracının kira borcunu ve yönetim(apartman) giderlerini ödememesi halinde kiracıya ihtar çekilerek ödemesi için 1 ay süre verildikten sonra bu süre içinde borcu ödemediği takdirde tahliye davası açılabilir. Tahliye davası açmak için mutlaka 1 aylık sürenin dolmasını beklemek gerekir.

3) İki haklı ihtar; Kiracı aynı kira dönemi içinde kiraya veren tarafından kendisine iki haklı ihtar gönderilmesine neden olmuşsa, kiraya veren ihtarların yapıldığı kira döneminin sona ermesinden itibaren 1 ay içinde dava edebilir. Burada ihtarların haklı ve aynı kira dönemi içinde olması önemlidir.  

4) Sözleşmeye aykırılık; Kiracı kiralananı sözleşmeye aykırı bir şekilde kullanırsa örneğin işyeri olarak kiraya verilen taşınmazı konut olarak kullanırsa tahliye istenebilir.

Tahliye davaları oldukça ayrıntılı bir konudur. Yukarıda yalnızca tahliye nedenlerine değinilmiş ve kısaca açıklanmıştır. Kanunda sayılanlar dışında bir nedenle tahliye söz konusu olamayacağı için bu sebeplerin bilinmesi gerekmektedir. Kira sözleşmesinin tarafı olarak tahliyeye ilişkin bir sorununuz meydana geldiğinde öncelikle bu sebeplerden birine uyup uymadığını kontrol ederek, sonrasında detaylı bilgi ve dava takibi için bir avukata başvurabilirsiniz.

PANDEMİ NEDENİYLE MEVZUATTA YAPILAN GÜNCEL DÜZENLEMELER

İşyeri kiralarına ilişkin ; 26.03.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesi “1/3/2020 tarihinden 30/6/2020 tarihine kadar işleyecek iş yeri kira bedelinin ödenememesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmaz.” hükmünü getirmiştir. Dikkat edilmelidir ki bu düzenleme yalnızca işyeri kiralarını kapsamaktadır, konut kiraları bu düzenlemeye dahil değildir. Konut kiraları için tahliye ve sözleşmenin feshine ilişkin kurallar eskisi gibi devam etmektedir. İşyeri kiralarına ilişkin ise maddeden anlaşıldığı üzere 01/03/2020 ile 30/06/2020 arasını kapsayan kira dönemine ilişkin kira borcunun ödenmemesi nedeniyle tahliye veya sözleşmenin feshi gündeme gelemeyecektir. Bu düzenleme kiracıyı koruyan bir düzenlemedir. Ancak belirtmek gerekir ki bu düzenleme kira borcunun sona erdiği anlamına gelmemektedir. Kiracının kira borcu bu sürelere ilişkin olarak da aynen devam etmektedir. Ancak belirtilen tarihler arasında kira borcunu yerine getirmemiş olması tahliye nedeni olamayacaktır.

Bir diğer düzenleme de icra işlemlerinde sürelerin durmasına ilişkindir. Bu da hem kiracıyı hem kiraya vereni ilgilendiren bir durumdur. 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile “30/04/2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir. Bu süreler Cumhurbaşkanı tarafından 27 Nisan 2020 tarihinde yapılan açıklama ile 15/06/2020 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu da 15/06/2020 tarihine kadar herhangi bir icra takibi yapılamayacağı, dava açılamayacağı yani kira sözleşmelerine ilişkin de herhangi bir işlem yapılamayacağı anlamına gelmektedir.

UYARLAMA DAVALARI

Pandemi döneminde bir diğer gündem de uyarlama davalarına ilişkindir. Malum pek çok işyerinin İçişleri Bakanlığı Genelgesi ile kapatılmasının ardından, pek çok işletmeci kira borcunu yerine getirmekte güçlük çekmektedir. Pandemi süresince kira borçlarının ortadan kalkıp kalkmayacağı sorulmaktadır. Bu da akıllara uyarlama davalarını getirmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki daha önce böyle bir salgın hastalık yaşanmadığından, kanunlarımızda veya Yargı kararlarımızda konuya ilişkin kesin ve açık düzenlemeler yer almamaktadır. Konu bundan sonra yargı kararları ile şekillenecektir. Ancak pandemi sona erdiğinde de bu dönemin ortaya çıkardığı uyuşmazlıklara ilişkin pek çok dava gündeme geleceği de açıktır.

Kira borcunun tamamen sona erdiği söylenemez. Her olayda mücbir sebep, ifa imkansızlığı araştırması yapılacaktır. İfanın gerçekten imkansız hale gelip gelmediği incelenecektir. Kira sözleşmeleri bakımından taraflar arasında denge sağlanması gözetilecektir, bu nedenle de kiracının borçlarının tamamen sona ermesi zor görünmektedir.

Uyarlama davalarına ilişkin olarak;

Uyarlama davalarının derhal açılması gerekir. Pandemi döneminde her ne kadar adli süreler durmuş olsa da noterden karşı tarafa ihtar çekilerek dava açma hakkının saklı tutulduğunu bildirmek yararlı olacaktır.

Uyarlama davasını hem kiracı hem kiraya veren açabilir. Kira bedelinde indirim, sözleşmenin askıya alınması vb. taleplerde bulunulabilir.

Uyarlama dava tarihinden itibaren geçerli olacaktır. Geriye etkili değildir.

1 yıl süreli sözleşmelerde ve sona ermesine 1 yıldan az kalmış sözleşmelerde uyarlama davası açılamaz.

Pandemi döneminde kira borcunu ihtirazı kayıt koymadan yerine getiren kiracı daha sonra uyarlama davası açamaz. Bu nedenle pandemi döneminde kira borcunuzu öderken açıklama kısmına mutlaka ihtirazi kayıt koyunuz.

 

Bu yazımda genel olarak kira sözleşmelerine ve güncel düzenlemelere yer verdim. Bu yazıda yer alan bilgilerin genel bilgiler olduğunu, her somut olayın kendine göre şartlar, özellikler barındırdığını ve her somut olaya göre değerlendirme yapılması gerektiğini unutmayınız. Özellikle uyarlama davaları bakımından çok fazla örnekle karşılaşacağımızı tekrar belirterek, bu konuda haklarınızı etkin bir biçimde koruyabilmek için avukata başvurmaktan çekinmemenizi öneririm. Sağlıkla kalınız.

                                                                                                                           Avukat Başak BARAN

                                                                                                                               Ankara Barosu



Comments